Özgürlük

23 Aralık 2009 Çarşamba

Hayaller listesi.

Yıllardır sağda solda görüp de "anam ne güzel olur lan" dediğim şeylerin bir listesini yapayım dedim. Okumasanız da olur, nasıl olsa benim hayallerim =)

Bazıları maddî değeri yüksek olduğundan ileri tarihte düşünülebilecek hayaller, bazıları normal.:

1.
2. Formula 1'de damalı bayrağı sallamak. Hatta Jarno Trulli veya bugün geri dönen Michael Schumacher o sırada birinci olursa bir acayip olur. Gerçi kim olursa olsun zerre umrumda değil. Yeter ki sallayayım =)
3. Dünyanın bir sürü ülkesinde böyle bir sürü futbol maçı izlemek, derbi izlemek.
4. Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Final maçında (olacak, merak etmeyin) sahaya girip, NKFVAS şeklinde bir atkı falan açmak. Ahah.
5. Anarşizm :)

14 Aralık 2009 Pazartesi

Uykusuzluk kafası.

Uzun uzun döktürmeyeceğim bunun hakkında uykusuz uykusuz. Ama uzun süre uzak kalırsan özlüyor vücut bunu. Arada bir bünyeye bi' kaç doz vermek gerekiyor.(40-50 saatçik)

Chuck Palahniuk, Fight Club'ta anlatmış anlatacağı kadar. Bana söz düşmez valla.

Bu yaştan sonra canlı yayına telefonla bağlanmak.

Evet, herkes yapmak istemiştir ama bi' şekilde vazgeçmiştir bundan. Geçen gün buna bir demeliyim dedim ve ntvspor'un 7-10 programını aradım. Arayış o arayış, bugün 3.ye aradım kendilerini. Çok zevkli lan.

Asıl ilginç olan ise farklı numaradan aradığımda, telefonları bağlayan çocuğun "Kıvanç sen misin?" demesi...

Evet dedim, benim. Bağla hemen dostum. Çok iyi çocuk zaten. Bağladı ve Kewell hakkında soru sordum. Hani performans muhabbetine mi sözleşme yenilemiyorlar diye. Adam, yok öyle bi' şey, varsayım bunlar dedi.

Kapattım huleyn telefonu :B

11 Aralık 2009 Cuma

Antalyaspor - Galatasaray : 2-3 / 11 Aralık 2009

Antalyaspor'da sanırım yalçın ve sedat isimli oyuncuların hemen hemen her pozisyonda tekme tokat atmalarına rağmen kırmızı kart görmeden maçı tamamladıkları maç.

hele 88. dakikada sol köşe korner direğinin orada kewell'a sanırım yalçın 3 kere üst üste vurdu. ilkinde hâlâ oyun alanının içindelerdi, tekme attı kewell yere düştü. daha sonra kewell yerdeyken, yalçın sağ ayağıyla abanabildiği kadar kewell'ın sol dizine vurdu. kewell yerde ne olduğunu anlamaya çalışırken, hakemin gözü önünde, yanında bir antalyalı oyuncu daha varken hem yumrukla hem tekmeyle bir daha vurdu, yüz ifadesini görmeliydiniz kendisinin. ha bu arkadaş futbolcu evet. kewell gibi dünyalar tatlısı, sakin bir adamı bile her maç çileden çıkartıyorlar. pozisyonda hâliyle sakatlanan kewell da geri dönerken hakemin işareti olmadığı için hemen anında sarı kartı yiyiverdi. ee gol attı adam, cezasını hemen kesiyorlar hem fiziksel hem ruhsal olarak.

sonuçta galatasaray'ın, diğer anadolu takımlarına karşı hiç mücadele etmeyip, üç büyüklere karşı deli gibi oynayan başka bir anadolu takımını daha devirdiği maç olmuştur.

tekme tokat ile futbol oynamayı, hakem görmediği müddetçe adamların kaşını gözünü yarmayı futbol mantığı olarak benimsemiş takımların, ligte üst sıralarda yer aldığında lige kalite getireceğini düşünenler, "hmm acaba ben ne düşünüyorum, mantıklı bir insan mıyım ben?" şeklinde bir kez daha futbola bakış açılarını sorgulamalılar. anadolu takımlarıyla oynanan her maçta olduğu gibi bu maçta da bu gerçeği kabak gibi gördük.

şampiyonlar ligi veya uefa'da mücadele etse bu takımlar, ilk 15 dakika içerisinde en fazla 9 kişi kalırlar. hâlâ rekabet diyorlar, çekişme diyorlar, kalite diyorlar ya ona yanıyorum.